16 Şubat 2013 Cumartesi

OSCAR 2013: Life Of Pi


Başrolde Acıkmış Bir Kaplan, Yönetmen Koltuğunda Ang Lee


Life Of Pi aynı adlı kitaptan uyarlanmış bir film. Kitabı hep okumak istemiştim kısmet filmineymiş. Etkilendiğimi söylemem gerek. Bu etkiyi yaratan yönetmene, Ang Lee'ye de teşekkür etmek gerek tabi.





Film çoğunlukla tek mekanda geçiyor: Okyanusun ortasında bir kayıkta. Güneşin ve denizin renkleriyle fantastik bir dünya kurulmuş. Hikaye ilk bakışta bir film için sıkıcı gibi gelebilir ama Life Of Pi gerçekten izleyiciyi etkileyen bir yapım.

Pi ve ailesi Amerika'ya yolculuk ederken bindikleri gemi batar ve Pi kendini bir kaplanla aynı kurtarma sandalında bulur. İşte hikaye bu. Aralara serpiştirilmiş ufak tefek uçuk hikayeler de var: Pi'nin isminin hikayesi, kaplanla aralarındaki ilişki, ıssız ada ve daha niceleri. Çok yazıp film keyfinizin içine etmek istemem.

Sürekli tek mekanda geçen ve diyalogların azami düzeyde olduğu bir filmi nasıl ilginç hale getirebilirsiniz? Kitabın yazarı bunu kaplan ve Pi'nin anlaşmayı öğrenmesi ile, yönetmen renkler ile bunu başarmış. Akla yatan bir hikaye olmuş, çok fantastik gelmiyor insana, bir kaplan ile insanın arkadaş olmaya çalışması. Çeşitli safhalardan geçiyor bu arkadaşlıkları. Tabi böyle bir şeyi gerçek hayatta denememek lazım ama bu arkadaşlık akla yatıyor... ta ki filmin sonuna kadar... yok yok kaplan, Pi'yi parçalamıyor, kansız bir film olduğunu söylemek lazım.

İnsanın ruhuna dokunan sıradışı bir film Life Of Pi. Pek çok şeyin farkına varmanızı ya da en azından değişik bir açıdan hayata bakmanızı sağlamaya çalışıyor. En iyi uyarlama senaryo dalında Oscar'ın en güçlü adayı bence bu film, aday olduğu en iyi film ve en iyi yönetmen dallarında süpriz olur. İzleyin, izlettirin. Küçük altın rengi heykelciği alıp almaması mühim değil.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder