OSCAR 2013: Django Unchained
Şimdiden bir western klasiği
Tarantino, western çekerse işte böyle olur. Çok beğendim çok. Kanlı, aşklı, intikamlı şahane bir film.
Django iç savaştan önce Birleşik Devletle'de yaşamak bedbahtlığına sahip bir zencidir. Karısı ile ayrı düşmüştür ve ayaklarında zincir yeni çiftliğine doğru ilerlemektedir. İşte o sırada Tarantino sağolsun hemen sadede gelmiş ilk kanlı sahnemizde iki ana karakter buluşmuştur: Dr King Schultz ve Django.
Schultz karakterini daha önce Inglorious Bastards filminden de hatırladığımız Christoph Waltz canlandırıyor. Senaryo Waltz'ın Almanlığı'na uyacak şekilde yazılmış tabi. Kendisi Alman asıllı bir kelle avcısı. Bu filmde de kesinlikle en beğendiğim karakter. Adamın sahnelerine doyamadım. Zaten kendisi de en iyi yardımcı erkek oyuncu dalında Oscar'a bu rolü ile aday. Akademi'nin sağı solu belli olmaz ama alır gibi.
Filmde bol bol "nigger" kelimesini duyuyoruz. Sonuçta hikaye 1858 Amerikası'nda geçiyor. Köle alış verişi almış başını gitmiş. Neler neler yapmışlar garibanlara. Biz medeni insanların kanına dokunan şeyler yapmışlar. Tabi bu da medeni Avrupalı Dr Schultz'un da kanına dokunuyor. Django ile dost oluyor.
Django'nun karısı köle ticaretinden deve yüküyle para kazanmış olan Leonardo DiCaprio'nun elinde. Yani filmdeki adıyla Calvin Candie'nin. Bir de bunun alçak mı alçak zenci bir uşağı var. Onu da Samuel Jackson canlandırıyor. Sinema tarihinin en nefret edilen adamlarından biri bu. Samuel çok şahane iş çıkartmış.
Tarantino'nun elinden çıkan bu tadından yenmez western elbette fazlasıyla kanlı. İnsanlar kibar kibar ölmüyor. Öldürenler de gereksiz, saçma, uzun konuşmalar yapmıyor.
Neyse izlemeden önce film sadece merakımı cezbetti ama izlerken dikkatime nail oldu ! İzleyince anlarsınız...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder